TSÜAB Başkanı Yıldıray Gençer Agromedya Dergisine Değerlendirmelerde Bulundu


 
"Türkiye Tohumculukta Rüştünü İspatladı"
TSÜAB Başkanı Yıldıray Gençer Agromedya Dergisine Değerlendirmelerde Bulundu

Ülkemizde birkaç nesil, ‘tohumda tamamen dışa bağımlıyız’ efsanesi ile büyüdü. 1980 ve öncesi için haklılık payı olsa da ‘dışa bağımlılık’ artık bir şehir efsanesi…

Yıllık 215 milyon dolarlık ihracatla, tohumculukta rüştünü ispatlayan Türkiye, şimdi yeni hedeflere yürüyor.

TSÜAB ve ECOSA Başkanı Yıldıray GENÇER, AGROMEDYA Dergisine değerlendirmelerde bulundu.

 

Ekonomik İşbirliği Ülkeleri Tohumcular Birliği (ECOSA) ve Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) Başkanı Yıldıray Gençer ile Türkiye’nin tohumculuk devrimini konuştuk. Tohumun, tarımda verimliliğin yanı sıra, ürün kalitesini de doğrudan etkileyen, stratejik öneme sahip en önemli temel girdi olduğunu hatırlatan Gençer, sektörün kabuk değişimini şöyle anlattı:

“Türkiye Tohumculuk Sektörü, 1980’li yılların başında serbest piyasa ekonomisine geçişle birlikte gelişmeye başlayan, oldukça genç, dinamik ve stratejik bir sektördür. 1980’li yıllarda temel politikalarda yapılan değişiklik ve 2006 yılında 5553 sayılı Tohumculuk Kanununun çıkarılması sonucunda, tohum endüstrisinde yeni bir model kabul edildi. Buna göre kamu esaslı tohum tedarik sistemi, yerini özel girişimi esas alan tohum endüstrisine bıraktı. Hem ekonominin serbestleşmesi hem de devlet tarafından tohumculuğun desteklenmesi sonucunda özel sektör yatırımlarının önü açıldı. Bu da pek çok tohumculuk firmasının sektörde yatırım yapılmasını sağladı ve Türkiye tohumculuk sektörü, özel sektör ağırlıklı hale geldi.

Sektör; 2005 yılında 330 bin ton, 2010 yılında 497 bin ton geride bıraktığımız 2021 yılında ise 1 milyon 324 bin ton sertifikalı tohum üretimi gerçekleştirdi. Üyelerimiz gerekli çalışma ve yatırımları yaparak üretim kapasitelerini artırmaya, daha fazla sertifikalı tohum üretmeye devam ediyor. ‘Sertifikalı Tohum’ bilimsel tanımının dışında, en kısa ve anlaşılır tarifiyle, çiftçimizin yüksek verimli, kaliteli ürün alması ve piyasada değerine satabilmesi için kullanması gereken ve normal koşullarda verimin en az %25, hibrit çeşitlerde ise %100 ve üzerinde artmasını sağlayan tohumdur. Tohumculuk Kanunu, çiftçimizin hizmetine sunulan tohumlukların devletin veya yetki verdiği kurum ve kuruluşların kontrolünde, kayıt altına alınmış çeşitlerin, kalite ve verimleri test edilerek onaylanmış tohumlukları olmasını esas alıyor. Buradaki nihai amaç, çiftçilerimizin ne ektiğini ve ne hasat edeceğini önceden bilmesi, emeğinin sonunda mağdur olmamasını sağlamaktır. Tohum sanayicilerinin ürettiği sertifikalı kaliteli tohumluklar sayesinde tarımsal üretimde arzulanan hedeflere ulaşmak mümkündür. Denetimli, kontrollü, tescilli, sertifikalı üretilmeyen tohumlukların gerek verimde düşüklük gerekse hastalık ve zararlıların yayılması bağlamında taşıdığı riskler çok büyüktür. Bu nedenle, 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu hükümlerine uyulmadan yapılacak kaçak tohum üretiminin ülke ekonomisine zarar vereceği unutulmamalıdır. Asıl olan Sertifikalı Tohumluk kullanımıdır.”

215 Milyon dolar ihracat başarısı

Türk tohumculuğunun son dönemlerde önemli gelişmeler kaydettiğini de anlatan Gençer, özellikle son 10 yıl içerisinde hem üretim miktarları açısından hem ihracat noktasında çok güzel gelişmeler yaşandığını söyledi. Bugün artık Türkiye’nin 215 milyon dolarlık tohum ihracatı ve 1 milyon 324 bin tonluk sertifikalı tohum üretimiyle adından söz ettirdiğini ifade eden Gençer, “Özel Ticaret Sistemi (ÖTS) çerçevesinde yayınlanan dış ticaret verilerine göre; 2022 yılının ilk 8 ayında ihracat, önceki yılın aynı dönemine göre %9 artarak 138 milyon dolara, ithalat ise %25 azalarak 127 milyon dolara geriledi. İhracatımızın artırılmasında beklenen nihai faydanın sağlanması için, ilgili Bakanlıkların yabancı ülkelerdeki resmî prosedürler konusunda gerekli ticaret, gümrük ve bitki sağlığı anlaşmaları yapmalarına, mevzuat uyumlarını sağlamalarına ve teknik engellerin ortadan kaldırılmasına ihtiyaç var. Tarım ve Orman

Bakanlığı tarafından hazırlanan ve değişik ülkelere gönderilen risk analiz raporlarının ilgili ülkelerde takibinin yapılması ve raporların kısa sürede sonuçlandırılması Türkiye’yi o ülkeye tohum ihraç  edebilir ülkeler listesine sokacaktır ki bu, ihracatın başlatılması için olmazsa olmaz bir çalışmadır. Tohumda dış ticaretin başlatılması, ilgili çeşidin ihraç edilecek ülkede kayıt altına alınmasına bağlıdır.

Türkiye’de tescil edilmiş ve ihracata konu olma potansiyeli olan çeşitlerin diğer ülkelerde kayıt altına alınmasına yönelik prosedürlerin azaltılması ve mali yönden destek sağlanması önem kazanıyor. Son yıllarda Ticaret Bakanlığı mali desteği ile yapılan çalışmalar, Türkiye tohumculuk endüstrisinin dünyada tanınması ve güven ortamı açısından olumlu sonuçlar ortaya çıkardı. Ancak atılan bu adımların sürekli olarak Bakanlık ve özel sektör iş birliği içinde takibi gerekiyor. Bu ise ancak tarım ve ticaret müşavirlikleri ve sektör kanalı ile yerine getirilebilir” diye konuştu.

“150 Yıllık tecrübeye sahip ülkelere rakip olduk”

TSÜAB olarak Ticaret Bakanlığı’nın mali, Tarım ve Orman Bakanlığının da teknik destekleri ile Sektörel Ticaret Heyeti (STH) ve Uluslararası Rekabetin Geliştirilmesinin Desteklenmesi (URGE) programlarını uyguladıklarını kaydeden Gençer, bu iki program kapsamında 20’ye yakın ülke ile ticaretin geliştirilmesi hedefiyle iş birliği anlaşmaları imzalandığını da açıkladı. Türkiye tohumculuk sektörünün yaklaşık 150 yıllık tecrübeye sahip olan ülkelerle yarıştığını anlatan Gençer,

“Aramızdaki mesafeyi kapatmak için tüm gücümüzle çalışıyoruz. 1980’li yıllarda ithal ettiğimiz tohumların çoğunu artık kendimiz üretiyoruz. O zamanlarda tohum ithal ettiğimiz ülkelere ihracata başladık. Ülkemizin gen kaynağını teşkil ettiği ürünlerde, yerlilik oranımız %80-85 hatta 90’a varmaktadır. Bazı ürünler ise tamamen yerli çeşitlerimiz ile üretilmektedir. Ticarette artık sınırlar kalkmış durumda. Önemli olan ise, bu ithalatın üst kademe tohumluklarla sınırlı kalması, aldığınızdan daha fazla satmanız, aradaki makası ihracat lehine daraltmanızdır. Ülkemizde de son zamanlarda sertifikalı tohumluk üretiminin ve kullanımının desteklenmesiyle planlı ve düzenli artan bir üretim gerçekleşmektedir. Bu sayede bu makas ihracatımız lehine daralma trendine girmiştir” dedi.

Yasa dışı tohum sektörün enerjisini tüketiyor

Bütün bu olumlu gelişmelere karşın sektörün yasa dış tohumla mücadelede yorgun düştüğünü anlatan Gençer, yaşanan sorunu ve alınabilecek önemleri şöyle anlattı: “Yasa dışı tohumla mücadele prensip olarak çift aktörlü bir mücadeleyi gerektiriyor. Bunlardan ilki aktör olarak TSÜAB’ın bir strateji çerçevesinde yürüttüğü bilgilendirme, yol gösterme, iş birliği yapma gerekli hallerde de disiplin cezası verme bazlı çalışmalardır. İkincisi devletin kamuyu, çiftçiyi ve tüketiciyi yasa dışı tohumun zararlı sonuçlarından koruyucu aktör olarak hareket ettiği; piyasa denetimi ve bu bağlamda idarî para cezası, el koyma, müsadere esasına dayalı mücadelesidir. Diğer taraftan 5042 sayılı Yeni Bitki Çeşitleri Üzerindeki Islahçı Haklarının Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında korunan bir çeşidin; sahibinin rızası dışında çoğaltılması, her türlü ticareti, işlenmesi, ithalat ve ihracatı da o çeşidin tohumunu kaçak/yasa dışı tohum haline getirir. Bu tür durumlarda ıslahçı hakkı sahibi, bağımsız bir üçüncü aktör olarak; 5042 sayılı Kanunda sözü edilen mücadele yöntemlerini kullanarak ve Cumhuriyet Savcıları ile birlikte hareket ederek kendi bireysel hakkına yönelik yasadışılıkla mücadele ediyor. Konu bağlamında TSÜAB’ın mücadele yöntemlerine dönecek olursak; 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu’na göre; Milli çeşit listesinde kayıt altına alınmamış çeşitlerin tohumu üretilerek ticarete sunuluyorsa veya kayıtlı çeşitler sertifikasyon sistemine uymadan, tarla ve laboratuvar kontrolleri yapılmadan, ambalaj ve etiket kuralları gözetilmeden üretilerek-elenerek ticarete sunuluyorsa bunu kaçak- yasa dışı tohum ticareti olarak tanımlıyoruz.

O tohumların çimlenme garantisi bile yok!

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından denetlenmemiş, hiçbir kontrolden geçmemiş ve tohumluk vasfı taşımayan ürünler, çiftçilerimize tohum adı altında satılıyor. Çimlenme garantisi olmayan, içerisinde başta yabancı ot tohumları olmak üzere farklı tür ve çeşit tohumlar bulunan, doğru ilaçlarla ilaçlanmadığı için hastalık ve zararlılara karşı dayanıksız, tohum denmeyecek özellikteki bu sözde tohumlar ekiliyor. Sonuçta üretici hem verim ve hem de özellikle kalite yönünden büyük mağduriyetler yaşamakta ve bunun sonucunda da ülke ekonomisi için acı sonuçlar doğuruyor. TSÜAB olarak 2014 yılında hazırladığımız ve her yıl güncellediğimiz stratejiyi titizlikle uyguluyoruz. Bu stratejiden kısaca bahsetmek gerekirse; kaçak ve yasa dışı tohumla mücadele kurallarına uymayan TSÜAB üyelerimize; şikâyet halinde TSÜAB Etik Kuralları altındaki ilkeler ile Disiplin Yönetmeliğindeki ilke ve yaptırımlar uygulanıyor. Üyelerimizden gelen talepler ve Yönetim Kurulu tarafından belirlenen konularda, diğer kurum ve kuruluşlarla da iş birliği yapılarak; Islahçılar, Hâkim/Savcılar, Baro/Avukatlar, TSÜAB Stajyerleri ve diğer Alt Birlik Üyelerinin de katıldığı çalıştay, eğitim ve bilgilendirme çalışmaları düzenleniyor. Yasa dışı tohum ve yaptırımlar hakkında bilgilendirici ve yasal yaptırımlara dayalı uyarıcı broşür ve dokümanlar hazırlayarak her yıl Tarım ve Orman Bakanlığı İl Müdürlükleri, Ziraat Odaları ve Ticaret Odalarına gönderiyor ve elektronik ortamda da paylaşılıyor.

Aynı zamanda Üyelerimize ve avukatlarına; yasa dışı tohum uygulamaları ile karşılaştıklarında yararlanacakları, hukukî yol haritası niteliğinde el kitapları hazırlanarak dağıtılıyor. Hukuk müşavirliği, üyelerimizin talebi halinde üyemizin karşılaştığı sorun bağlamında bireysel yol haritaları da hazırlayarak üye ve/veya avukatı ile paylaşılıyor.

Ancak yukardaki ihlâller açısından biz TSÜAB olarak, başlangıçta da vurgulandığı üzere; disiplin başvuruları dışında kalan ihlâllerde sadece bilgilendirici, yol gösterici, uyarıcı konumdayız. Bu alanda kamuyu, çiftçiyi koruyucu piyasa kontrolü ve denetimi; 5553 sayılı Kanun hükmü gereği Devletin Tarım İl Müdürlükleri vasıtasıyla

ilerliyor. TSÜAB, piyasa denetimi bakımından yeri geldiğinde elindeki bilgiler bağlamında kamu ile iş birliği yapıyor ve ihbarlarda bulunmakta ve şikâyetçinin ilettiği verileri denetim görevinin etkinliği bağlamında kamuya iletiyor.”

 

TSÜAB Editör

TSÜAB Editör